Aynadaki Kadınlar
Beni gölgende sakla...
Ayna, insanın sembolü değil miydi? İnsanın gönlünü, kendine rağmen korkusuzca yansıtmıyor muydu? Ama aynı zamanda, oluşumundaki cıvayla, zehrin de ta kendisi değil miydi? Aynaya bakıp gördükleriyle ya köklerine inip kendini bulacak ve haddini bilecekti ya da görmesi gerekeni yok sayacak ve kendini bulmamayı tercih edip haddini aşacaktı kişi. Kibir, kabre götürürdü.
(...)
Bu farkındalıkla kadın, düşüncelerini özgürleştirmeyi seçerek, haddini ve kendini bilmeyi tercih etti. Hedefi, gücünü eyleme çevirmekti. Çünkü özgürleşmeyi bilmek hiçbir şey değildi; güç olan, özgür olmayı bilmekti. Dışarıyı görmek için içeriye ve en derine bakmak şarttı. Bu bilince ulaşsa da o anda, o kaosta yeni tanıştığı ve nefes aldırmaya çalıştığı tüm duygularıyla alçakgönüllülük taslamadan baş edebilmesinin tek yolu vardı. Yazmazsa deli olacaktı.
Aynaya teşekkür etti kadın ve bu biricik yaşantıyı bir senaryoya çevirmeye karar verdi. Oturdu bilgisayarın başına ve başlığı attı:
"Can İçi."
Elif
Emma
Tuğçe
Saadet
Nuray
Doğa
Hayal
Damla
Mihrimah